Hacı dayı ile en azından beş sene çoban arkadaşlığım var. İlk okul sonlarında ve okuldan sonra onunla beraber davar güttüm. Onun
yanında iken köyden kaçıp okula gittim. Çok hukukumuz var. Allah rahmet
eylesin.
Hacı dayı insanlara yardım etmeyi severdi. 1950 li yıllarda köyden kente
göçen esnaflarımızın bazılarına çok yardım etmişti. Köyümüzün içme suyu Soğuksu deresinin suyu
getirilirken ödenmesi gereken "katkı payı"nı o ödemişti. Köyün Burunucu
denilen yerinde de bir sarnıç yaptırmıştı. Sarnıç yapılırken yaşanan olayları daha
önce yazmıştım. Şimdi bu resmi görünce paylaşmam gerektiğini düşündüm.
...
Kuyu (sarnıç) Yapımı
Hacı dayının yaptıracağı kuyu işi ile babam da ilgileniyordu. Hacı dayı babamın yanına geldi onunla da konuştu. Dedikleri çok
anlamlıydı.
“Süleymen bu guyu benim için hayat memat meselesi. Biros’lu Hoca ne dedi
bilin mi?”
“Ne dedi?”
“İnsan ölünce üç tane sevap kapısı kapanmazmış. Birincisi hayırlı bir evlat yetiştirirsen, sen öldükten
sonra o hayırlı işler yaparsa sevabının ucu seni de bulurmuş. Evladı Allah bene çok gördü, o kapı
kapalı.”
Hacı dayının çocuğu olmadığı için buna çok üzülürdü. Babam sordu:
“İkincisi?”
“İkincisi, insanlara faydalı bir kitap yazarsan, insanlar onu okur,
faydalanırsa onun sevabı da seni bulurmuş. Ey bizim okuma yazmamız yok. Gara
cahiliz. O kapı da kapalı.”
“Üçüncü kapı?”
“Üçüncü kapı da yol, su, cami gibi bir hayrat yaptırırsan onlardan
insanlar, gurt guş faydalanırsa onun sevabı da seni gelir bulurmuş. Günahımız çok. Öteki
kapılar kapalı. Bir hayrat yaptıralım da ölünce sevap gelecek bir bari kapımız
olsun. Bene bu işimde yardımcı ol.”
Babam da:
“Ne demek Hacı aga, elimizden gelen her yardıma sonuna kadar hazırız” demişti.
İşler bir ara çıkmaza girmiş ama sonra işi gene düzeltmişler. Babam işin içinde olduğu için olanları biliyordu. Bir gün olanları şöyle anlattı:
“Ustayla kuyunun yapılacağı yeri baktık. Usta ölçtü biçti, bir liste çıkardı. Aldık listeyi eski
muhtarı yanına geldik. Usta:
‘Ahmat Alı, üç metre genişliğinde altı metre derinliğinde bir kuyu kazılacak. Yer tamamen taş olduğundan dinamit de ilazım.’
‘Tamam, onu ben on günde kazdırırım.’
‘Bana elli torba çimento ilazım.’
‘Hazır hazır.’
‘İki kamyon kum ilazım.’
‘Hazır hazır.’
‘Beş tane güçlü kuvvetli çalışacak adam ilazım.’
‘O goley, o goley…’
‘Şu gadar gazan ilazım.’
‘O goley, o goley…’
‘Bu kadar su ilazım.’
‘O goley, o goley…’
‘Şu kadar para ilazım.’
‘Para hazır.’
Neyise ustayla pazarlık ettiler. Anlaştılar. Gün belli ettiler, Usta
memleketine gitti. Sonra günü gelince usta gelir bakar ki ortalıkta hiç bir
hazırlık yapılmamış, ortada bir şeycikler yok… Öfkelenmiş.
‘Ulan Ahmat Alı bu ne demek oluyor? Hani her şey hazırdı?’
Ahmat Alı akıllı adam, pişkin adam:
‘Öyle demesem sen gelecek miydin?’
‘Ben dönüp gideceğim.’
‘Bir yere gidemezsin. Otur oturduğun yerde. Oturduğun yerde su mu çıktı?
Ben iki günde her şeyi hazırlatırım.’
‘İki günde hazırlanmazsa giderim.’
‘Tamam.’
‘Usta geri dönecekmiş.’ Sözünü duyan köylüler hemen işe başladılar. Kimisi kazmayı küreği aldı kuyunun
çukurunu kazdı. Kimisi kamyon bulup çimentoya gitti. Kimisi ırmakta kum eleyip
çuvalları merkebe, deveye yükleyip Burunucu’nun dibine çekti. Kamyonla Akyol’a
gelen çimentolar gene develerle merkeplerle taşındı. Sümbüllü’de kireç ocağı açıldı kireç
yakıldı. En yakın nerde su varsa, güğümler ile taşındı, kazanlar
dolduruldu. İnşaat başladı ara vermeden bitirildi. Bireyi de bir kuyu oldu. Önüne su teknesi yapıldı.
Sağlam zincirli kalın demirden bir de su kovası takıldı.”
Bizim köylüler kuyu diyordu ama aslında bu bir sarnıçtı. Çünkü gözlü suyu
yoktu. Suyu kışın yağmurlar yağınca akan sel sularıyla birikiyordu. O yöredeki hayvanlar sarnıcın
teknesinden sulanıyordu. Gelip geçenler susayınca sarnıçtan bir kova su çekip
içiyordu. Artan suyu da beton tekneye döküyordu. Hacı dayı iyi bir hayrat
yaptırmıştı.
....
https://www.facebook.com/ali.varol.10485/posts/4936768553056490?notif_id=1645993206860631¬if_t=feedback_reaction_generic&ref=notif