Bu gün (23.01.2017)
televizyonda Prof. Dr. Canan Karatay’ı izledim. Canan Hoca tutturmuş, “Kurtlu elma yiyin!” diyor. Aman Hocam, bizim insanlarımız o kadar şaşkın mı ki, kurtlu elma yesin(?) Fenni gübresi, böcek ilacı fazlasıyla verilmiş, gösterişli elmalar varken kurtlu elma yemek de neyin nesi?Ama bazı şaşkın(!) insanlarımız ilaç kalıntısı olmazmış, organik ürün diye kurtlu elmaları tercih ederlermiş. Aynı şaşkınlıktan bende de var galiba.
Bir süre önce torunumla aramızda geçen bir olayı anlatıp bir öykü yazmıştım. Canan
Hocamızı izleyince “ Tam sırasıdır, taşı gediğine koyalım” deyip bu öykümü
sizlerle paylaşmak istedim.
...
...
Kurtlu
Elma İsterim
Kurt nedir? Kurtla kuzu masalını
duymuşsunuzdur. Bir de kurtlu elma var. Kurtlu elmayı sever misiniz? Deniz
önceden hiç sevmezdi. Geçenlerde bir olay oldu. Bu olaydan sonra Deniz, “Dede
ben de kurtlu elma isterim!” dedi. Kurtlu elmayı sevmeye başladı. Nasıl mı
oldu? Anlatalım.
Deniz dedesinin yanındaydı. Oturma
odasında televizyon izlemeye başladılar. Dede sehpadaki gazeteyi alıp ilk
sayfasına şöyle bir baktı. Deniz sordu:
“Dede ne yazıyor gazetede?”
“Yurt dışına satılan yeşil biberlerde ilaç
kalıntısı bulunmuş. Biberler geri gelmiş.”
“İlaç kalıntısı ne demek?”
"Sebzelere, meyvelere hastalık
gelmesin diye ilaç atarlar. Çiftçi tam bilgili değilse, zamansız, ölçüsüz,
yanlış ilaç atarsa toplanan sebze meyvelerde ilaç kalıntısı kalır.”
“İlaç kalıntılı sebze meyveyi
yersek ne olur?”
“Bizi hasta eder. Faydadan fazla
zararı olur.”
Televizyon izlerken, konuşurken
yesinler diye babaanne bir tabakta elma, portakal ve bıçaklar getirdi. Bir
sehpa üzerine koydu.
“Elmalarda ilaç kalıntısı olabilir.
Ben bol su ile iyice yıkadım ama siz gene de soyun.”
Dede üzerinde delikler olan bir elma aldı,
kabuğunu soymadan yemeye başladı. Deniz ise kabuğunda delik olmayan bir elma
aldı, soymaya başladı. Dedesine güldü.
“Dedem delikli elmayı aldı, hah hah
hay! Dede o delikleri ne delmiş acaba?”
“Kurtlar delmiş.”
“Yani senin elindeki elmanın içinde
kurtçuklar mı var?”
“Evet!”
“Sen şimdi kurtlu elma mı
yiyorsun?”
“Evet, ne var bunda?”
Deniz dedesine bakıp yüzünü
buruşturdu. Burun kıvırdı. Ona acıyan bir tavırla baktı.
“Dede komik oluyorsun yahu! Böyle
sağlıklı elmalar varken, delikli, kurtlu elmalar yenir mi?”
Dedesi onu imrendirmek ister gibi
başını sallayıp ağzına kabuklu kurtlu elmadan bir ısırık daha aldı.
“Bu kurtlu elmalar hem daha
lezzetli, hem kabuğunda daha fazla besin var. Hem de ilaç kalıntısı yok.”
“Dede ilaç kalıntısı olmadığını
nereden anladın? Üstünde öyle bir yazı mı var?”
“İlaç kalıntısı olsa bu delikler
olmaz. Zehirli ilaç atılan elmaya kurt gelip girmez. Bu delikler, bu kurtlar bu elmada ilaç
kalıntısı olmadığının garantisi.”
Deniz elmasını soymuş, dilimleyerek
yemeye başlamıştı. Ablası mutfakta babaanneye yardım ediyordu. O sırada
televizyonda bir çizgi film vardı. Dedesi onları çağırdı:
“Çocuklar televizyonda güzel bir
çizgi film var. Gelin izleyelim!”
Çocuklar filmi ilgiyle izlemeye
başladılar. Rastlantıya bakın çizgi film elma kurtlarının yaşayışını
anlatıyordu. Elmaların içine girip çıkan kurtçuklar konuşuyorlardı.
“Biz şanslı kurtçuklarız. Bizim
bahçemizin sahibi iyi bir çiftçi. Elma ilaçsız da yetişecekse ilaç atmıyor.”
“Komşu bahçenin sahibi çok ilaç
attı anne kelebekler hep zehirlendi, öldü. Elmalara yumurta bırakamadı. O bahçede hiç
kurtlu elma yok.”
“Kurtlu elma yok ama çok ve
zamansız ilaç attığı için ilaç kalıntısı kalıyormuş.”
“Duydum, insanlar o elmaların zehir
kalıntısından zarar görmemek için hem elmayı bol suda yıkıyorlar, hem de
kabuğunu soyup öyle yiyorlar. Böylece çok besin içeren elma kabuğunu çöpe
atıyorlar.”
“Biz şanslıyız. Bizim bahçenin
sahibi zehirli ilaç atmadığı için biz yaşıyoruz. Ama bizim içinde olduğumuz bu
kurtlu elmaları yiyen insanlar da şanslı. Hem zehir kalıntısının olasılığı bile
olmadığı için elmaları rahatça kabuğu ile beraber yiyorlar. Böylece fazla besin
alıyorlar. Hem de ilaç kalıntısından zarar görmüyorlar.”
“Ayrıca kurtlu elmalar ötekilerden
daha lezzetli, daha tatlı oluyor.”
“Kurtlu elma yiyen insanlar bir
taşla üç kuş vurmuş oluyorlar.”
“Daha akıllı, daha bilgili olan
insanlar kurtlu elma yemeyi seviyorlar.”
“Ben kurtlu elma yiyen insanları
seviyorum. Onlar kurtlu elma yerse, bizim de barış içinde yaşama şansımız
artıyor.”
Çocuklar çizgi film izlerken evin
dışından bağırıp çağıran bir kalabalık sesi geldi. Pencereyi açıp baktılar. Yolda
bir grup insan yürüyüş yapıyordu. Ellerinde yazılı pankartlar vardı. Bir yandan
da hep bir ağızdan bağırıyorlardı. Pankartlardaki yazıları okudular:
“Kurtlu elmalarımızı geri isteriz!”
“Tarım ürünlerine kontrolsüz ilaç
atımına paydos!”
Yürüyüş grubu sloganlarını
söyleyerek geçip gittiler. Bu sloganlardan biri Deniz’in unutamayacağı şekilde
hatırında kaldı.
“Kurtlu elmalarımızı geri isteriz!”
Sonra Deniz dedesine baktı. Kurtlu
elmayı yeyip bitirmişti. Ortasında çekirdekleri olan az bir kısmı tabağa
koymuştu. Onu sapından alıp baktı, inceledi. Çekirdeklerin olduğu yerde küçücük
bir kurtçuk gördü. İlkin yüzünü buruşturdu. Tiksintiyle ona baktı. Sonra
televizyondaki çizgi filmde gördüğü kurtçukların yerine onu koydu. Kafasında
canlandırdı. Dedesinin yediği elmanın içindeki bu kurtçuk televizyona geçip
konuştu:
“Çocuklar kurtlu elmalardan
tiksinmeyin. Sağlığınızı düşünürseniz kurtlu elma yiyin. Hadi, kurtlu elmayı
bir deneyin. Denemesi bedava!”
Deniz’in yüzündeki tiksinme ifadesi
gülümsemeye dönüştü.
“Elmanın iyisini kurtlar bizde iyi
biliyorlar. Denemesi bedava! Hazır önümde kurtlu elma da varken…”
Tabakta ablasından kalan bir dilim
vardı. Baktı çekirdeklerin yanında kurtçuklar vardı. Kurtçuksuz kısmını ayırdı.
Kabuğunu soymadı. İkin gene yüzünü buruşturur gibi yaptı. Sonra gülümseyip elma
dilimini ağzına attı. Tadına varmak istermiş gibi yavaş yavaş çiğnedi, yuttu.
Gülümsüyordu.
“Oh be, bu daha tatlıymış!”
Açık pencereden dışarıda giden
yürüyüşçülerin köşeyi dönerken bağırdıklarını gene duydu.
“Eski kurtlu elmalarımızı geri
isteriz!”
Dedesi onu yan gözle izliyordu. Tabakta
yemek için kurtlu elma aradı, bulamadı. Deniz dedesine döndü:
“Dede, ben de kurtlu elma isterim!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder