21 Aralık 2020 Pazartesi

Emrullah Efendi

 

Emrullah Efendi'nin Hocalı'daki mezarının taşı


EMRULLAH EFENDİ

Devletlerin kuruluş, yükselme, gerileme, çöküş devirleri olur. Yakın tarihimizde Osmanlı Devletinin bu devirleri nasıl yaşadığını bazılarımız bilir. Çöküş dönemine tanık olan bazı büyüklerimizin anlattıkları ibret vericidir. Bir devletin bir bölgede otorite boşluğu olursa bu boşluğu doldurmak isteyen kötü niyetli insanlar ortaya çıkar. Yöremizde yaşamış olduğunu bildiğimiz eşkıya ve efe öyküleri bunlara örnektir. Neyse ki anlatılanlar sadece bu kötü örnekler değildir. Böyle devirlerde yaşamış akıllı, bilgili ve iyi niyetli insanlar da vardır. Bu bilgili iyi niyetli insanlar toplumların umutsuz, kara günlerinde onlara umut olmuşlar, ufukta bir ışık gibi yol göstermişlerdir. Toplumu meydana getiren bireylerin daha fazla yozlaşmasını önleyen onların birlik olmasını sağlayan sanki bir çeşit tutkal olmuşlardır. Eskilerin anlattığına göre Emrullah Efendi toplumun bağrına bastığı bu tür kişilerden biridir. İnsanlarımız bu tür kişileri unutmamıştır. O zaman yaşanan olaylar dilden dile anlatılıp günümüze kadar gelmiştir. Ancak dilden dile aktarılırken bazı değişiklikler olması olasıdır. Bazı eklemeler, bazı çıkarmalar olması mümkündür. İnsanlar sevdiği insanları bazen görmek istediği gibi, olmasını istediği gibi de anlatmaktadır. Olmasını istediği bir olayı da ona yakıştırıp olmuş gibi anlatmaktadır. Olmasını istediği gibi aktarınca olaylara mistik bir hava veriliyor, kişi efsaneleşiyor. İşte Emrullah Efendinin yaşadıkları da dilden dile aktarılırken böyle bir süreçten geçmiş, efsaneler haline dönmüştür.

Emrullah Efendi kimdir?

Emrullah Efendi Manavgat – Ahmetler nüfus defterinin birinci sırasında kayıtlıdır. Emrullah Efendinin yaşadığı zamanlarda Hocalı köyü Ahmetlerin bir mahallesiymiş. O nedenle Emrullah Efendi Hocalı köyünde yaşasa da Ahmetler nüfus kütüğü defterine kayıtlıdır. Yaz aylarında Dipsizgöl, Taşlıboğaz denilen Hocalı yaylasına çıkmıştır. Orada Bozkır köyleri ile Akseki köylerinden çimi ile komşu olmuş, onlarla iyi ya da kötü komşuluk ilişkileri yaşamıştır.  Kendisi akıllı, bilgili bir kişidir. Keramet sahibi olduğu söylenir. Şimdi bu anlatılanlardan birkaçına göz atalım:

Anlatan: Emrullah Efendi’nin torunu, Mehmet Akar

Dedem büyük olasılıkla Osmanlının son dönemi ile Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşamış.

O zamanlar Geriş’te medrese varmış. Dedem medresede okumuş. Okul bitince, bilgisiyle konuşmalarıyla dikkati çekmiş. Konya’da bir bilgi yarışması olacağı duyulmuş. Dedeme “Sen de katıl” demişler. Dedem de katılmış, birinci olmuş. Yarışmayı düzenleyen oranın yöneticisi çıkarmış bunu kürsüye. Takdim etmiş. Sonra da dinleyenlere :

“Bakın, dağdan inen abalı yarışmayı kazandı. En iyimiz o.” demiş.

Konya’nın en iyisi olunca dedem halk arasında da devlet dairelerinde de iyice tanınmış. Bizim yaylayı dedem üzerine tapulatmış. Yakayurt dedemin üzerine tapulu. Hatta Sülek yaylası da bu tapunun içinde. Dedem hayır işlerini de severmiş. Püser boğazına yaptırdığı sarnıç hala kullanılıyor. Önceden üstü tahta ile örtülüydü. Sonradan torunlarından Uzunkale’den İnce Ali üstünü beton yaptırdı. 

Dedemin keramet sahibi olduğu söylenir. Buna dair şöyle bir olay anlatılır. Dedemin arkadaşları bir gün dedemi yaylada ziyarete gelmek için toplanmışlar. Biri demiş ki:

“Bizim arkadaş biz varınca bir kovan bozsa, ak erkeci de kesse ne hoş olurdu.”

Neyse gelmişler dedemin yanına. Hoş beşten sonra dedem çağırmış adamlarını:

“Hadi bakalım oğlum. Misafirlerimiz geldi. Bir kovan bozun, ak erkeci de kesin.”

Misafirler bakışa kalmışlar.

Yine bir gün dedemle birkaç arkadaşı Hocalı’dan yaylaya gitmek için yola çıkmışlar. Gülen Dağı içinde bir yere gelince ikindi vakti olmuş. Namaz kılacaklar ama abdest almak için yakında su yok… Dedem elindeki bastonunu yere bir iki kere vurunca yerden bir su fışkırmış. Abdestlerini almışlar, namazlarını kılmışlar. Yürüyecekler, dedem suyun olduğu yere bastonunu gene tıklatmış. Su kaybolmuş. Arkadaşlarından biri sormuş:

“Suyu neden kaybettin? Aksaydı ya…”

Dedem:

“O su bize abdest için gerekliydi. Abdestimizi aldık, onun görevi bitti.”

Dedem hakkında buna benzer olaylar anlatılır. Ama şu bir gerçek: O, derin bilgi sahibi, “ulema”dan biriymiş.

BEY ÇUKURU EFSANESİ

Kaynak kişi: Hasan Koç

“Bu Emrullah Efendi denilen hoca, mektep medrese görmüş, çok okumuş bir âlimmiş. Âlim olmaktan öte keramet sahibi ulu bir kişiymiş. “Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez” derler. Emrullah Efendi de seferberlikte yaşamış ki darda olan, zorda kalan insanlara yardımcı olmuş. Çevresi de ona sıkı sıkıya sarılmış, onun kerametlerini dilden dile dolaştırmış.

Hoca Efendi Hocalı’da yaşamış. Fersin’de, Ahmetler’de de akrabaları var. Fersinden Ali Efendi’ye kızını vermiş. Ali Efendi de Ahmetler’den Hacı Hatıp’a kızını vermiş. Yörük kökenli olduğu için yaylaya da çıkarmış. Bu nedenle yaylada Hocalı’ya komşu olan köyler de onu tanımakta, anlatmaktadır. Akseki’den yukarıda, Püser boğazındaki sarnıcı Emrullah Efendi yaptırmış. Eskiden de faydalanılırdı, şimdi çocukları üstünü beton yaptırmışlar, gelen geçen herkes suyunu kullanır.

Derler ki, şimdi Beyçukuru denilen yer o zaman çukur değil, düzlükmüş. Oraya Göktepe derlermiş. Çimi Beyleri Göktepe’ye yaylaya çıkarlarmış. Göktepe Hocalı yaylasına komşudur. Seferberlik zamanında her yerde bir otorite boşluğu olduğundan kim güçlüyse o haklıdır. Güçlü olan ötekinin malını, sürüsünü sürer gider, sahiplenirmiş. Böyle işler o devirde olağan sayılırmış. Göktepe’deki Çimi Beyleri, paşalar güçlü takımındanmış.

Bir gün Emrullah Efendi’nin obasından otuz tane davar sürülmüş. Sonra davarların Göktepe’de Çimi Beyleri’ne gittiği haberi alınmış. Hocayı davarları geri istemesi için Göktepe’ye yollamışlar. Hoca Göktepe’ye gelmiş, ileri gelenlere durumu anlatmış, davarları istemiş. Çimililer hocayı dövmüşler, hakaret etmişler, kovmuşlar. Hoca oradan ayrılmış. Bir su başına gelmiş, bir abdest almış, iki rekât namaz kılmış, bir dua etmiş… Duanın ardından hava kararmış. Bir fırtına, bir sel, bir toprakta bir yıkıntı, bir çöküntü… Bu selde, yıkıntıda beyler de adamları da boğulmuş, ölmüş. Evler toprağın altına gömülmüş. Üç beş Çimili canını zor kurtarmış… Çimililer bu felaketten sonra Göktepe’ye gelip bakmışlar, yayla yerinde yok. Yaylanın yerinde kocaman bir çukur var. Oraya o günden sonra Bey Çukuru demeye başlamışlar. Kalan Çimi Beylerinin çocukları da o tarihten sonra yaylaya çıkmaz olmuşlar. Yaaa, işte böyle… Emrullah Efendi de de, orada bir dur. Hoca büyük keramet sahibi adammış.”

BU ADAM ERMİŞ Mİ?

Emrullah Efendi’nin kendi köyünde de buna benzer kerametlerini anlatırlar.

Hocalı’da Sadık deyi birisi varmış. Sadık denilen adam Emrullah Efendi’nin köylüsü ya, beraber iş de yaparlarmış bazen. Bir gün Gülen Dağına arı bulmaya gitmişler. Orta Taşlıca’ya gelmişler. Çıkmışlar bir yüksek kayanın üstüne oturmuşlar. Kav, çakmak, tezek, bal, kese, torba, kovan, tuluk, başlık gibi arı yakalama malzemeleri mevcut. Yakmışlar dumanı. Koymuşlar bal kildenini ortaya. Az sonra arılar başlamış gelmeye. Emrullah Efendi arıları nerden geliyor, nere gidiyor gözlemiş bir süre. Sonra yardımcısına:

“Karşıdaki kayanın altında arı var. Git bak gel bakayım.”

Sadık bakar gelir,”var” der.

“Şu dere kenarındaki yarılganı bak gel!”

Sadık bakar gelir, “var” der.

“Şurayı bak gel…” “var…”

“Burayı bak gel…” “var…”

“Şu karşı tepedeki yaşlı ağacı bak gel!”

Sadık gider, karşı tepedeki yaşlı ağaca bakar ki, bir arı var, ötekilerin hepsinden kuvvetli. Aklına bir hayınlık gelir. “Bu arıya yok desem de yarın kendim gelip yalnız alsam bunun hepsi benim olur. Bölüşmeyiz.” Geri döner.

“Yok!” der.

Emrullah Efendi şaşırır.

“Allah, Allah… Olması gerekirdi yahu, iyice baktın mı?”

“Baktım yok.”

Öteki arıların balını bozarlar, tuluğa doldururlar. Arıları da kovanlara, doldurup köye dönerler. Arıları da balı da bölüşürler.

Sonraki gün Sadık malzemelerini alır, gizlice köyden çıkar. Gelir Taşlıca’ya. Hayret, tepedeki yaşlı ağaçta arı da yok, arının izi de yok… “Acaba yanıldım mı?” diye çevresine bakınır. Karşı tepeye filan bakar. Yanlışlık filan yok.  Dünkü vızır vızır uçan en kuvvetli arı kaybolmuş. Yer yarılmış, dibine girmiş. Sadık hem şaşırmış, hem korkmuş. Kafası karmakarış dönmüş Hocalı’ya. Eli boş geri dönerken söylenmiş:

“Dünya etme bulma dünyası. Demek ki her kuşun eti yenmez. Bunu öğrensem iyi olacak.”

Sadık öyle demiş ama bu olaydan ders almamış. Gene şeytana uymuş.

Anlattıklarına göre hoca yayladaymış. Demek ki yaz günü. Sadık kendi kendine “Hele gideyim hocanın köydeki evini soyayım” diye düşünmüş. Yaz günü Hocalı çok sıcak olduğundan köyde kimsecikler kalmazmış. Köy bomboş… Ev soyması peynir ekmek yemek kadar kolay… Yaylada bir sabah kalkar bakar hoca karşıda evinin önünde abdest alır.  Hocayı yaylada, Taşlıboğaz’da bırakır yola çıkar. İkindiye Hocalı’ya gelir. Hocanın evinin yanına gelir. Gözlerine inanamaz. Emrullah Efendi köydeki evinin çardağında abdest alıyor gene. Ne olduğunu anlayamaz. Orada hocaya görünmeden yaylaya geri döner. Sabaha Taşlıboğaz’a çıkar. Sadık bu sefer eşekten düşmüşe döner.  Hoca yayladaki evinin önünde sabah namazı için abdest alıyor. Sadık hem şaşırır hem korkar. Gözlerini ovuştururken kendi kendine söylenir:

“Ya ben delirdim, ya bu adam ermiş. Böyle bir adamın evi soyulmaz.”

Sadık o günden sonra Emrullah Efendi’nin evini soymayı aklının ucundan bile geçirmez.

...

Emrullah Efendi, birçoğumuzun akrabası, hepimizin dedesi ulu bir kişilik. Toprağı bol olsun, ışıklar içinde yatsın.

19 Aralık 2020 Cumartesi

Resimli Gözlem ve İnceleme Yazıları

 

Ahmetler Köyü Deyince


 

Ahmetlerin güneyden görünüşü

Ahmetler’de doğup büyüyenler, Ahmetler’de yaşayanlar Ahmetler’i tanır. Ama Ahmetler’den çıkıp yurdun dört bir yanına, hatta dünyanın dört bir yanına dağılmış Ahmetler kökenli kardeşlerimizin, gençlerimizin çocukları Ahmetler’i tanıyor mu?

Ahmetler dışında bizi tanıyan arkadaşlarımıza köyümüzü tanıtmak istesek nelerden söz etmek gerekirdi? Nereleri görmesini isterdik? Neleri bilmesinin isterdik?

Bu gün Ahmetler deyince ne gelir aklımıza?
Dünden kalan ne var aklımızda, anılarımızda Ahmetler ile ilgili?

Ahmetler ile ilgili yakın geçmişte gözlemlerini yazan ilk yabancı ünlü mağaracı Franz Lindenmayr’ın gözlemleri, düşünceleri nelerdir?

resimlerle süsleyerek köyümüzün görülmeye değer yerlerini tanıtmaya çalıştık

 

Devamını oku 

..........................

Kara Üzüm Pekmezi Nasıl Sıkılır?

Üzüm şırasının kestirme işleminden sonra kaynatılması


Köyümüz iklimi her çeşit meyve ve sebzeyi yetiştirmeye elverişli. Köyümüzde eskiden ekilmiş bağlarımızda yetişen üzümlerin bir kısmı sofralarımızı süsler.

Bir kısmı pazarda satılır.

Bir kısmı kurutulup kuru üzüm olarak tüketilir.

Geri kalan çok kısmı da pekmez sıkarak değerlendirilir.

Köyümüz üzümlerinin çoğu kara üzümdür. Kara üzüm pekmezi çok besleyici ve yararlı bir besindir.

Kara üzüm pekmezinin faydaları ile ilgili birçok kaynakta yazılar vardır. Bunlardan birini yazımızın sonuna ekliyorum.

DEVAMINI OKU>


..............................................

Kekik Yağı Nasıl Sıkılır?

Köyümüzde uzun seneler kekik yağı sıkan Tevfik Dayı ve evinin bahçesindeki imbik kazanı



Çocukluğumda elimizi, parmağımızı bıçak kesince hemen temiz bir beze kekikyağı damlatıp kesik yerin üzerini sarardık. Kesik yer iltihap kapmadan kısa zamanda iyileşirdi. Bizim köyde soğuk algınlığına karşı sırt ve göğüs kekik yağı ile ovulur, bir de kekikli çay içilir, hastalık kolay atlatılır.

Kekik, etlere, balıklara, köftelere, çorbalara hoş bir lezzet veren güzel kokulu bir bitkidir. Kekik çayı, soğuk algınlığına, boğaz ağrısına çok iyi gelir. Kekik çayı emzikli anneler için de çok faydalıdır. Kekikte bulunan «timol» tabii antibiyotiktir. Kekik yağı, vücut içinde safra artırıcı, kurt düşürücü ve ağrı dindirici, vücut dışında ise antiseptik olarak kullanılır.


 Devamını Oku>
...............................................................

...

Gebece Köyü'nde bir nişan Töreni
17 Şubat 2013 tarininde bir nişan töreni için komşu köy Gebece'ye gittik. Hem hayırlı bir işi paylaştık, hem de komşu köy hakkında bazı bilmediklerimizi öğrendik.

Gebece köyünün yukarıdan görünüşü


 

Devamını oku>
........................................

...

Gençler Köyünde Tarım


Komşumuz Gençler Köyünde tarım uygulamaları Çiftçi Tv. de tanıtılmış ve bir video yayınlanmış. Bu tanıtım videosunu burada paylaşıyor, komşularımıza "kolay gelsin!" diyoruz.

https://alivarolblog.blogspot.com/2020/08/gencler-koyunde-tarm.html

...

 

20 Eylül 2020 Pazar

Korona Salgını - Bombus Arısı - Diyapoz



Bombus arısı ile  korona salgınının ne ilgisi var diyebilirsiniz. Kış uygusuna yatan canlıları düşünelim bir. Bazı hayvanlar kışın dondurucu soğuklarından korunabilmek için toprağın derinliklerine çekilip kış uykusuna yatarlar. Bombus arısı farklı olarak soğuk dışında açlık, yangın gibi hayati tehlikelerden korunmak için de diyapoza girer. Diyapoz = Dia-pause = Yaşamaya bir süre ara vermek.Tehlike geçince uyanıp yaşamaya devam etmek. Yaşayabilmek için kalıtsal bir özellik.

Doğada canlıların geçici tehlikelerden korunmak, yaşayabilmek için uyguladıkları bu yöntemi insanlar uygulayamazlar mı? Salgın geçinceye kadar ya da salgının aşısı bulununcaya kadar insanlar kendilerini evlerine kapatsalar, zorunlu olmadan komşulara konuk olarak gitmeseler, eve de konuk almasalar; düğün, bayram, gösteri gibi toplantılardan kaçınsalar, eğlence etkinliklerini geçici bir süre için askıya alsalar, birinci sınıf dışındaki eğitim etkinliklerini sınıflarda toplanmadan uzaktan eğitim yoluyla yürütseler; zorunlu olarak dışarı çıkınca maske takma, birbirlerine çok yaklaşmama, temizlik gibi kurallara uysalar sanırım bu salgını en az zararla atlatabiliriz. Belki de bu doğal felaketten korunmanın en sağlıklı yolu bu olsa gerek.

Kolay mı bunlar? Zor elbette. Zor günler yaşıyoruz. “Geç olsun, güç olmasın” diyelim. Bombus arıları gibi yaşantımızın bazı bölümlerini geçici olarak askıya alalım. Zorluklara katlanalım ve büyük kayıp vermeden düzlüğe çıkalım.



 

7 Ağustos 2020 Cuma

Gençler Köyünde Tarım

Çiftçi tv. yayın ekibi yöremizde tarım ve hayvancılık konularına yer ayırmaktadır. Komşumuz Gençler köyünde çektikleri programın videosunu aşağıda veriyoruz..Emekli öğretmen Şükrü Kuzulu sazı, türküleri ve konuşmalarıyla programa renk katmış. Ellerine, yüreğine sağlık.

...
...
Köy ileri gelenlerinden ve muhtarından da tarım sorunları hakkında bilgi alınmış

Videoyu izlemek için ağşağıdaki bağlantıtı tıklayın.

 https://www.youtube.com/watch?v=iN8Awkk8TnQ&feature=share&fbclid=IwAR2A5-VEpCQSgda2prbbUBDUygGPPVBK02O2fARE5u_0037i9W9LNkWiiGs

28 Temmuz 2020 Salı

AHMETLER YAYLASINDA YÖRÜKLER VE SU SIKINTISI


2020 yılı Temmuz ayında Çiftçi tv. yayın ekibi ve yönetmen/sosyolog Hakan Yavuz yayladaki köylülerimizi ziyaret etmiş ve onların yaşamlarından kesitleri kayıt altına almıştır. Özellikle besicilerimizin çektiği su sıkıntısını vurgulamıştır. 6 Temmuz 2020 tarihinde bu çekimin videosu yayınlanmıştır. O günlerde Antalya Büyükşehir Belediyesinden gelen bir yol düzeltme ekibi de yayla yolunu Gökçukur bölgesine kadar açmıştır. İki ekibe de Gençler ve Ahmetler muhtarları yol göstermiş, yardımcı olmuşlardır. Hem Çiftçi tv. ekibine hem de Büyükşehir Belediyesi ekibine bu ilgi ve yardımlarından dolayı teşekkür ederiz. Bu haberleri konu alan video bağlantısını ekliyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=cIniu8qMYIQ&fbclid=IwAR0CdoqhpxK6Z11apYvyWtDuOrbPeaKdqMRwTTEZeZPdZKYOkhPFINfZ68c

.........

Çiftçi tv.nin bu çalışması ahmetler.com sitemizde de haber olarak yayınlandı.

https://ahmetler.com/citfcitv-ahmetler-yaylasinda-



Ayrıca biraz bu videodan aldığım resimler biraz da kendi çektiğimiz resimlerle bu konuyu biraz daha ayrıntılı açıklamaya çalıştım. Ayrıntıları ve resimleri görmek için bağlantıyı tıklayın:


24 Temmuz 2020 Cuma

Ahmetler Köyünde tarım ve hayvancılık


Ahmetler Köyünde tarım ve hayvancılık Çiftçi tv. de video olarak gösterildi.

18 Nisan 2020 Cumartesi

Örnek Çiftçiyi Kaybettik


Ahmetler Köyü son yıllarda büyük yeniliklere tanık oldu. Köye yol, okul yapılması; su, elektrik gelmesi… Bir de köyde sulu tarımın gelişmesi. Köyde erkenci üzüm ekilmesini ilk Ramazan Vural (Belediye Çavuşu, Nüfusçu Ramazan lakaplarıyla da anılır) başlatmıştı. Emekli olunca İlçe Ziraat Dairesi ile yardımlaşarak köyde örnek çiftçi olarak ırmak kenarında erkenci üzüm uygulamasını başlattı. Erkenci üzümler sulanınca verimin birkaç kat artması köyümüzde örnek oldu. Köyde erkenci üzüm ekenler ve sulu tarıma geçenler onun bu uygulamasından sonra çoğaldı. Köyümüzün ekonomik durumuna büyük katkıları oldu. Denebilir ki, erkenci üzüm ekimi ve sulu tarıma geçiş konusunda o köyümüzde iz bırakmıştır. Onun bu çalışmalarını, iyiliklerini biliyor ve onu hayırla anıyoruz.
Sulu tarım çoğalınca suya olan ihtiyacı artan köylüler ırmak üzerinde yapılmak istenen HES projesine karşı çıkıp direniş başlattılar. HES direnişini anlatan romanımı yazarken örnek çiftçimizin bu uygulaması bana da esin kaynağı olmuştu. Köylülerin neden HES istemediklerini anlatırken bu durumun etkisini vurgulamak istedim. ÖRNEK ÇİFTÇİ’yi okumak isterseniz tıklayın.
Ayrıca daha önce yazmış olduğum AHMETLER KÖYÜ SOY AĞACI güncellenerek yeniden yayınlanmıştır. Soy Ağacı girişine ANILARDA YAŞAYANLAR albümü de eklenmiştir.

1 Nisan 2020 Çarşamba

KÖYDE KORONA SEFERBERLİĞİ


KÖYDE KORONA SEFERBERLİĞİ
2020 Mart ayında köye gelmiştik. O günlerde dünya çapında görülen korona virüsü salgınının yurdumuza da geldiği günlerdi. 11 Martta yurdumuzda korona virüsünden ölüm haberini duyduk. Medyadan hastalık hakkında ve yapmamız gerekenler hakkında gerekli duyurular yapılıyordu. Bazı yerlerdeki insanlarımız kendilerini bir seferberlik içine sokmuşlardı.“Bin nasihatten bir musibet etkilidir” demiş atalarımız. Salgın çıkmasından sonra  köydeki insanlarımız bağına bahçesine gidip çalışmasına devam etti. Hayvanlarının bakımını aksatmadı. Ama dışarıya, pazara gidip gelmeler azaldı. Zorunlu olmayınca komşuya bile gidilmedi. Komşu süt istediyse süt bidonu merdiven dibine konulup geri dönüldü. Çaya davetler ertelendi. Konuk ağırlanmadığı halde evlerde sabun ve kolonya kullanımı arttı. Evde yalnız kalmaya, kendi kendimize yetmeye kendimizi biraz alıştırdık. Televizyonda. de izledim, bir bakkal kasaya giren bütün paraları kaynar suya batıp çıkarıyor, “Ucuz tarife korono virüs dezenfekte aleti” diye söyleniyordu. Köy içinde karşılaşan tanıdıklar el sıkma yerine uzaktan baş eğerek selamlaşma ile yetindiler. Hasretlik giderenler bile sarılıp öpüşme yerine sözleriyle, gülüşleriyle birbirlerini okşama yolunu seçtiler… Daha bunlara benzer bir çok yeni davranışlar edindik.Umarım Korono salgını geçici, bu arada edindiğimiz alışkanlıklar kalıcı olur.

ARI SAKIZI (PROPOLİS) NEDİR, FAYDALARI NELERDİR, NASIL KULLANILIR?
 Korona salgınının yurdumuzda görülmesi üzerine bazı tanıdıklar benden propolis (arısakızı) istediler. Ben de konulara yeniden bir göz atıp sizlerle paylaşıyorum.
Babam arıcılık yapardı. Elimizde ya da ayağımızda oluşan çizikleri, sıyrıkları, yaraları ya sorkuç (reçine) ya da arısakızı (propolis) ile kaplardı. Böylece yaralar dış otamdan yalıtılıyor, mikrop kapması önleniyordu.  Dış ortamdan yalıtılan yaralar bir süre sonra kendiliğinden iyileşirdi. Diş ağrılarında da arısakızını kullanırdık. Diş etleri şişmiş bir diş, arısakızı ile kaplanırsa kısa süre sonra hem ağrı kesilir hem de şiş inerdi. Köyümjüzdeki arıcılar arasında diş ağrısına karşı kullanılması hala devam etmektedir. Arısakızı ile arılar kovanlarındaki delikleri kapatırlar. Kovan içine girip orada ölen, eşek arısı, fare, gibi küçük hayvanların üzerlerini de kaplayarak onların kötü kokusundan ve zararlarından korunurlar. Yani arısakızı arılar için de bir koruyucudur. Propolis, pro= koruyucu, polis= şehir.anlamındadır. Arısakızı normal ısıda sert ama ağız içi gibi ılık ortamlarda yumuşaktır. Eskiden su kabı olarak kullandığımız güğüm ve ibriklerin dibi delinince geçici olarak arısakızı ile sıvayıp akması önlenirdi. Ben de arıcılık yapmaktayım ve arısakızını bazı yerlerde kullanıyorum. Sonradan öğrendim ki arısakızı insanlar için de değerli bir besin, etkili bir koruyucudur.
Arısakızı suda çözünmez. Alkol ve yağda çözünür.. En kolay alkol içerisinde çözünür. Bir arıcıdan biraz saf, ham arısakızı (pr0polis) elde ederseniz, eczaneden alacağınız % 70 lik etil alkol içerisinde kolayca eritip kullanıma hazır hale getirebilirsiniz. Alkolile eritme şeklini kolay anlaşılır şekilde vermeye çalışacağım. 




Kullanılacak araç gereçler: Biraz arısakızı (30gr.) biraz alkol (70-100 gr.) küçük bir cam kavanoz (renkli olması önerilir.), kullanmak için damlalıklı renkli ufak şişe... Propolis parçaları nohut kadar ya da daha küçük olursa erime zamanı kısalır. 
 Eğer fazla yapmak istiyorsak kaplarımız çok ya da büyük olacaktır. Alkol alırken eczacıya "propolis eriteceğim" ya da" ilaç yapımında kullanacağım".dersek etil alkol verecektir.















.30 gr. arısakızı ve 70 gr. etil alkol renkli eritme kavanozuna konur ve çalkalanır.


 Çalkalanan karışım eriyip çözünmesi için karanlık bir yere konur. Zamanı yok ama günde birkaç kere çalkalanıp 2-6 hafta beklenir.





Karışımın erimiş, iri parçalar kalmamış olduğu görülünce bir süzgeçten geçirilir. Poşet çayların poşetleri bu iş için kullanılabilir.




 Saf eriyik kullanma kabına konur. Kalan posadan istenirse krem ya da yakı yapılabilir.
..................................................



 .....................
Genel olarak kullanım miktarı şöyledir:
Propolis damla: Önerilen doz 1 damla/10 kg’dır. Su, meyve suyu, ekmek, bal, yoğurt vb. gıdalara damlatarak tüketebilirsiniz. Boğaz enfeksiyonunda gargara da yapabilirsiniz. Ayrıca propolis içeren ağız suyu, kanser ilaçları veya protezlerin neden olduğu ağız yaralarını da iyileştirebilir. 2 yaşından küçük çocuklarda kullanılması tavsiye edilmez.
........

Ayrıca internetten seçtiğim bir videoyu  ve yazıyı ekliyorum.


Propolis, arıların iğne yapraklı ağaçlar veya yeşil yaprakların özlerinden elde ettikleri reçine benzeri bir maddedir. Arılar bu maddeyi kovanlarını dış etkenlerden korumak için kullanırlar. Solunum sistemi hastalıklarına, ağız içindeki yaralar ve aftlara, uçuklara, mide-bağırsak rahatsızlıklarına ve kansere karşı iyileştirici etkilerinin olduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Ayrıca yanıklar, pamukçuk yaraları, diyabet ve uçuk için de kullanılır. Şu anda dünyada en bilinen, en güçlü antioksidanlardan biridir. Bileşimi ve yapısı itibariyle insanların üretemediği nadide ve önemli ürünlerden biridir. Yüzyılın doğal ilacı olarak kabul edilmektedir.

Propolisin özellikleri ve besin değeri

Karakteristik bir kokuya sahiptir. Genellikle koyu kahverengi renkte olmasına rağmen, Propolisin bileşimi iklim, mevsim, coğrafik bölge, toplanma zamanı ve kaynak bitkiye göre farklılık gösterebilir. Sarı, yeşil, kırmızı, şeffaf gibi renk ve özelliklerde olabilir.
Propolis, polifenoller (flavonoidler, fenolik asit ve esterleri), terpenoidler, steroidler, aromatik asit ve esterleri, alfatik asit ve esterleri, alkoller, aldehitler, kalkonlar, ketonlar, hidrokarbonlar, B1, B2, C ve E vitaminleri, mineraller (kalsiyummagnezyumpotasyumsodyum, demir, çinko ve bakır) ve aminoasitler gibi sağlığı destekleyen 150 biyoaktif bileşen de dahil olmak üzere 300’den fazla bileşik içerir. (1)

Propolis ne işe yarar?

İnsan vücudundaki virüs ve bakterileri yok ederek vücudun hastalıklarla savaşmasına yardımcı olur. Hem yetişkinler hem de çocuklar tarafından rahatlıkla tüketilebilir. Günlük antioksidan ihtiyacınızı karşılamanız ve hastalıklara karşı bağışıklığınızı sürekli güçlü tutabilmeniz için doğal bir çözümdür.

Propolis faydaları nelerdir?

Propolis, çok eski yıllardan beri geleneksel tıpta çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Antimikrobiyal, antioksidan, antitümör, antienflamatuar, antiviral, mantar önleyici dahil olmak üzere birçok iyileştirici özelliğe sahip olduğu birçok bilimsel çalışma ile gösterilmiştir.

Bağışıklık sistemini destekler

Yapılan bir araştırmaya göre, propoliste bulunan C vitamininin serbest radikal atma etkisi oldukça yüksektir. Böylece vücudu oksidatif hasara karşı korur ve kronik hastalıkların oluşumunu engeller. Harika bir antioksidan olduğu için bağışıklık sistemini güçlendirir ve hastalık oluşumunu geciktirir. (2)

Grip ve soğuk algınlığına iyi gelir

İçeriğindeki bioflavanoidlerin koruyucu etkisi sayesinde virüslere karşı güçlü bir koruma sağlar. Ayrıca bazı araştırmalar, topical olarak uygulanan propolisin grip ve soğuk algınlığının iyileşmesine yardımcı olabileceğini göstermektedir.

Herstat veya Coldsore-FX gibi yüzde 3 propolis içeren merhemler, iyileşme süresini hızlandırabilir. Ayrıca herpes virüsüne karşı da etkili olan bu merhemler uçuk tedavisinde de kullanılmaktadır. (1)

Diş ve ağız sağlığını destekler

Propolis diş sağlığında yaygın kullanılan bir bileşendir. Bunun nedeni ağız içindeki, sağlığı olumsuz etkileyebilecek bakteri oluşumunu azaltmasıdır. Ağız gargarasına ya da diş macununa eklenen Propolis özütleri, bakterileri öldürür ve diş etleri çevresindeki ödemi ve dişler arasındaki boşlukları azaltır. (3)

Yanık tedavisinde kullanılabilir

İçerdiği flavonoidler ile antifungal anti-enflamatuar ve antimikrobiyal özellikler taşır ve tüm bu özellikleri ile yaraların iyileşmesini hızlandırır.
Yapılan bir çalışmada propolisin travmatik yanıkları olan insanlarda, yeni sağlıklı hücre büyümesini hızlandırdığı ve yanıkların daha hızlı iyileşmesine yardımcı olduğu gözlenmiştir. (4)

Sindirim sistemi hastalıklarını önler

Araştırmalar, propolisin ülseratif kolit, mide-bağırsak kanserleri ve ülserler dahil olmak üzere gastrointestinal hastalıklardan korunmada ve bu hastalıkların tedavisinde yardımcı olabileceğini göstermektedir. Ayrıca içeriğindeki bileşenlerin, mide ülserine neden olan H. pylori dahil olmak üzere patojenleri etkin bir şekilde ortadan kaldırdığı gösterilmiştir. (56)

Solunum sağlığını destekler

Propolis, özellikle mevsimsel değişiklikler sırasında üst solunum sistemi tahrişiyle ilgili semptomları geçici olarak hafifletebilir. Özellikle de anti-mikrobiyal etkisiyle astım ve bronşit gibi üst solunum yolu rahatsızlıklarından koruyabilir. (78)

Kanserle savaşır

Propolisin bazı kanserlerin (meme kansericilt kanserikolon kanserigırtlak kanseriyumurtalık kanserimesane kanserikaraciğer kanseri) tedavisinde de rol oynadığı öne sürülmüştür. Propolisin kansere karşı etkilerinden bazıları şunlardır:
·         Kanserli hücrelerin çoğalmasını önlemek
·         Hücrelerin kansere dönüşme ihtimalini azaltmak
·         Kanser hücrelerinin birbirlerine sinyal vermesini sağlayan yolları bloke etmek
Kanserli hücrelerin gelişmesini engelleyen, propolisin içinde bulunan clerodane diterpenoid ve kafeik asit maddesidir. Yapılan araştırmalar özellikle propolis içinde yer alan polifenollerin en güçlü anti-tümör özelliğine sahip olduğunu göstermektedir. Propolisin, kanser üzerine yapılan tüm araştırmalarda kanser tedavisinde son derecede etkili olduğu gözlemlenmiştir. (910)

Propolis nasıl kullanılır?

Vücut direncinin yükseltilmesi, bağışıklık sisteminin desteklenmesi, ağız ve boğaz mukozasındaki sorunların giderilmesi için hem oral hem de gargara biçiminde kullanılır. Propolis eczanelerde suda çözünür damla, kapsül/tablet, toz, krem, şurup ve tane formlarında ve ham bal, arı sütü gibi maddelerle karıştırılmış şeklinde bulunabilmektedir.
Aktarlarda genelde küçük kahve rengi parçalar şeklinde ve damla olarak da temin edilebilir. En çok kullanılan propolis ürünü sıvı damla şeklinde olandır. Bunun nedeni ise propolisin suda çözünen bir madde olmamasıdır.

Propoplis türleri

·         Propolis damla: Önerilen doz 1 damla/10 kg’dır. Su, meyve suyu, ekmek, bal, yoğurt vb. gıdalara damlatarak tüketebilirsiniz. Boğaz enfeksiyonunda gargara da yapabilirsiniz. Ayrıca propolis içeren ağız suyu, kanser ilaçları veya protezlerin neden olduğu ağız yaralarını da iyileştirebilir. 2 yaşından küçük çocuklarda kullanılması tavsiye edilmez.
·         Katı propolis: Rendeleyip toz haline getirilerek kullanılır.
·         Toz propolis: Bal ile tüketildiğinde daha etkilidir. İçeceklerinize veya yoğurda da ekleyebilirsiniz.
·         Propolis krem: Her 3 günde bir cilde uygulanan krem, küçük yanıkların tedavisinde ve enfeksiyonların önlenmesinde yardımcı olabilir. Ayrıca diyabet hastalarında oluşan ayak yaralarının iyileşmesini hızlandırır. Araştırmalar, %3 propolis merheminin 10 gün boyunca günde dört kez uygulanmasının, genital siğillerin iyileşmesini hızlandırdığını göstermektedir. Uygulamadan önce cildinizi saf su ile temizleyin. Tahriş, kızarıklık ve kaşıntı olan bölgelerde ise az miktarda kullanmaya dikkat edin.
·         Propolis kapsül/tablet: Bağışıklık sisteminin güçlenmesi, uyku problemleri ve yorgunluğun giderilmesi için kullanılır. Araştırmalar, propolisin 6-13 ay boyunca her gün ağız yoluyla alınmasının, aftları azalttığını göstermektedir. Önerilen doz günde 2 kapsül veya tablettir. Aç veya tok karnına içebilirsiniz. 11 yaş altı çocuklara önerilmez.
·         Propolis sprey: Boğaz enfeksiyonları ve tahrişleri için tavsiye edilmektedir. Propolis sprey doktorunuz tarafından aksi önerilmedikçe günde en fazla 3 defa kullanılmalıdır.
·         Propolis şurup: Öksürük ve ağız içi yaralarında kullanılır.

Propolisin bal ve arı sütünden farkı nedir?

Propolis, bal ve arı sütü, uzun bir tıbbi kullanım geçmişine sahiptir ve taze veya takviye olarak tüketilebilir. Ancak özellikleri, içerikleri ve sağlığa faydaları farklılık gösterir.
Arılar propolis ve balı doğadan topladıkları malzemelerle üretirler. Arı sütü ise larvaları veya kraliçeleri beslemek için bal arıları tarafından üretilen, besin açısından zengin bir besindir. Larvalar arı sütüyle kısa bir süre beslenirler, ancak kraliçe arı tüm yaşamı boyunca arı sütüne ihtiyaç duyar.
Doğadan geldiği için propolis ve bal iklimlere göre değişiklik gösterir ama arı sütü tüm dünyada aynıdır
Propolis, bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve hastalıklara karşı korunmalarına yardımcı olurken; arı sütü ise bedensel ve zihinsel gelişime, iştahın düzenlenmesine ve gün içinde daha enerjik ve zinde hissetmenize yardımcı olur.

Propolis markaları

Propolis damla, kapsül/tablet, toz, krem, şurup ve tane formlarında ve ham bal, arı sütü gibi maddelerle karıştırılmış şeklinde bulanabilmektedir. En çok önerilen ve tüketilen ürünler:
·         BEEO: İstanbul Teknik Üniversitesi Arı Teknokent firması ürünüdür ve uzman gıda ve ziraat mühendisleri kontrolünde üretilmektedir.
·         Apivital: 2018’de Ankara Üniversitesi Teknokent’inde kurulan ve ekolojik arıcılığı destekleyen Orka Vitals’ın ürettiği bir üründür.

Propolisin yan etkileri ve zararları

·         Yüksek dozda kullanıldığında mideye rahatsızlık verebilir.
·         Bal alerjisi olan kişilerin propolis tüketmesi tavsiye edilmemektedir.
·         Uzun süreli kullanımda alerjik reaksiyona, hassas ciltlerde kaşıntı ve kızarıklığa neden olabilir.
·         Astım hastalarının, hamilelerin ve emzirenlerin propolis kullanmadan önce doktora danışmaları tavsiye edilmektedir.
·         Alkol ile birlikte tüketilirse kusma ve mide bulantısına neden olabilir.
·         Propolisin içeriğinde yer alan bir bileşen kan pıhtılaşmasını yavaşlatmaktadır. Bu nedenle planlanan bir ameliyattan 2 hafta önce propolis kullanımının bırakılması gerekmektedir.
Propolis kullanmadan önce kullanım talimatlarını dikkatlice okuyun ve kullanım şekli ve dozu hakkında doktorunuza danışın.
Kaynaklar ve Referanslar: